Bir okurum, mektubunda diyor ki: "Sizin kitaplarınızla askerdeyken tanıştım. Kendimi boşlukta hissediyorum, arayış içindeyim... Ne olur bana yardım edin.

Sonra Türkçü Nihal Atsız'ın Bozkurtların Ölümü, Bozkurtlar Diriliyor gibi kitaplarını okumaya başladım.
"Uyan yavrum, uşaklarla köleler,
Uyandılar vatanını böleler"
İşte böyle şiirler yazardım. Türkçülüğe ait ne kadar kitap varsa okuyup bitirdim. Ecdadımız olan Hunların, Göktürklerin semavî bir dini, kitabı, mabedi yoktu. "Yaşasın Türk" dedik mi, her şey tamam!.. Ruhumun açlığını, bütün ıstırabı ile hissediyordum... Bendeki boşluk gene dolmadı... Manevî boşluktan dolayı arayış içindeydim. Kötüden uzaklaşma varsa demek ki gittiğimiz bir yer de var. Fizikî bir durum bu. Çok farklı ortamlara girdim çıktım, türlü türlü insanlar tanıdım. Anladım ki, biz İslam'ı anlar, öğrenir ve yaşarsak kurtuluruz. Aksi imkânsız!..
Beş kuruşun içinde boğulan insanlar gördüm. Bir kızın zülfünde imanı idam edilenlere şahit oldum. Zevklerin oltasına yakalananlar ilim sahibi olamıyor. Cinsî hayatı tapınılacak hale getirenler çabuk yoruluyor, evi ve çevresiyle uyumsuz, geçimsiz bir hayat sürüyor. Kadın, kumar, içki çöllerinde "zevk" denilen vahşi aslanların parçaladığı çok arkadaş tanıdım. Kur'anı Kerim buyuruyor ki: "Allah'ın ipine sımsıkı sarılın." (Âli İmran 103)
Anladım ki en büyük özgürlük, Allah'a kul olmaktır! Tevekkül eden, Allah'a güvenen insanda bunalım, arayış, boşluk olur mu?
Kendimi boşlukta hissediyorum diyen kişinin beyni ilme bağlanmamış, kalbi de Kur'an'a bağlanmamış demektir.
Acıkmış bir insan rahat eder mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder